Türkiye'nin tam kalbinde, kadim İpek Yolu'nun önemli duraklarından biri olan Aksaray, binlerce yıllık tarihi ile bir açık hava müzesini andırıyor. Kapadokya'nın giriş kapısı olan bu şehir, sadece peri bacaları ve balon turlarından ibaret olmadığını gösteren sürprizlerle dolu. Aksaray merkez, modern yaşamın nabzının attığı caddeleri ile antik medeniyetlerin izlerini taşıyan sokaklarını mükemmel bir uyumla buluşturuyor. Her köşesinde Selçuklu ve Osajklı dönemlerinden kalma ihtişamlı camiler, hanlar ve türbeler sizleri karşılıyor. Bu zengin kültür mozaiği, ziyaretçilerini zamanda keyifli bir yolculuğa çıkarıyor.
Doğa ve tarihin iç içe geçtiği Aksaray'da, şehir merkezinden başlayan keşif rotanız sizi eşsiz güzelliklere götürüyor. Tuz Gölü'nün parlak beyaz manzarası, Hasan Dağı'nın muhteşem silüeti ve yeşil alanlarıyla şehrin nefesi Eğri Park, dinlenmek ve huzur bulmak isteyenler için ideal noktalar. Aksaray Müzesi ise bölgenin arkeolojik hazinelerine ışık tutarak, dünyanın en eski beyin ameliyatına tanıklık etme fırsatı oluyor. Lezzet duraklarında ise sac tava ve okra çorbası gibi yöresel tatları deneyimleyerek bu unutulmaz seyahatinizi taçlandırabilirsiniz.
1. Aksaray Müzesi
Aksaray Müzesi, bölgenin arkeolojik zenginliğini keşfetmek isteyenler için ilk durak olmalı. Modern sergileme teknikleriyle düzenlenen müze, Paleolitik Çağ'dan Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşuna uzanan geniş bir zaman dilimine ışık tutar. Buradaki en çarpıcı eser, Aşıklı Höyük kazılarında ortaya çıkarılan ve üzerinde trepanasyon (ilk beyin cerrahisi) izleri taşıyan bir kafatasıdır. Bu bulgu, Anadolu'daki tıbbi bilgilerin tarihine dair çok önemli bir kanıt teşkil eder.
Müzenin bir diğer önemli bölümü ise etnografya seksiyonudur. Bu katta, yakın geçmişte Aksaray'da gündelik hayatın nasıl yaşandığını gösteren canlandırmalar ve objeler yer alır. Geleneksel kıyafetler, el işlemeleri, mutfak eşyaları ve silahlar, ziyaretçilere yörenin kültürel dokusunu hissetme fırsatı verir. Her eserin yanında bulunan detaylı açıklamalar, ziyaretinizi daha da bilgilendirici bir hale getirir.
2. Ulu Cami
Karamanoğlu Mehmet Bey tarafından 15. yüzyılda inşa ettirilen Ulu Cami, Aksaray'ın en görkemli tarihi yapılarından biridir. Kesme taştan yapılmış olan cami, klasik Selçuklu mimari üslubunun zarif örneklerini bünyesinde barındırır. Caminin en dikkat çekici özelliği, üzeri geometrik ve bitkisel motiflerle bezenmiş, anıtsal boyutlardaki taç kapısıdır. Bu kapı, dönemin ustalarının ne kadar maharetli olduğunun bir göstergesidir.
İç mekân, kalın ve güçlü sütunlarla desteklenen geniş bir ibadet alanına sahiptir. Bu sütunlar, yüksek kubbenin ağırlığını taşıyarak ferah bir atmosfer yaratılmasına olanak tanır. Sade ve ağırbaşlı iç dekorasyon, huzur dolu bir ibadet ve ziyaret deneyimi yaşatır. Şehrin tam merkezinde bulunan bu cami, hem dini hem de kültürel bir miras olarak Aksaray'ın silüetini şekillendirir.
3. Eğri Minare
Kızıl tuğlalardan örülmüş gövdesi ve kendine has eğik duruşuyla Eğri Minare, Aksaray'ın en çok ilgi gören ve fotoğraflanan simgesel yapısıdır. 13. yüzyılda Selçuklular döneminde inşa edilen minare, İtalya'daki ünlü Pisa Kulesi'ni andırır. Eğriliğinin sebebi olarak, inşa teknikleri, zemin kayması veya yıllar içinde yaşanan depremler gibi çeşitli teoriler öne sürülmektedir.
Yaklaşık 30 metre yüksekliğindeki minare, orijinalinde bir camiye aitti ancak cami günümüze ulaşamamıştır. Minarenin gövdesi, zikzaklar ve mozaik çinilerle oluşturulmuş süslemelerle bezenmiştir. Bu detaylar, Selçuklu dönemi süsleme sanatının ne kadar incelikli olduğunun bir kanıtıdır. Minare, etrafındaki modern yapıların arasında tarihi bir anıt gibi yükselir.
4. Zinciriye Medresesi
14. yüzyılın başlarında inşa edilen Zinciriye Medresesi, şehir merkezinde bulunan önemli bir Selçuklu eğitim kurumudur. Kapalı avlulu medreseler grubuna giren yapı, tipik mimari özelliklerini büyük ölçüde korumayı başarmıştır. Medresenin adı, inşa edildiği dönemde bölgede yaşayan Zengî hanedanına dayanmaktadır. Taş işçiliğinin inceliklerini taç kapısında net bir şekilde görmek mümkündür.
Günümüzde medrese, Aksaray’ın kültür ve el sanatları merkezi olarak hizmet vermektedir. Restore edilmiş olan yapının odalarında, yöreye ait halı, kilim ve el işlemeleri gibi geleneksel ürünler sergilenir ve satılır. Bu durum, tarihi bir mekânın canlı bir kültür merkezine dönüştürülmesinin başarılı bir örneğidir. Ziyaretçiler, hem tarihe tanıklık edebilir hem de yöresel hediyelik eşyalar alma şansı bulur.
5. Somuncu Baba Külliyesi
Osmanlı döneminin önemli mutasavvıflarından Somuncu Baba adına yaptırılan külliye, Aksaray'ın manevi çekim merkezlerinin başında gelir. Külliye, bir cami, türbe ve çeşitli hizmet birimlerinden oluşan geniş bir alana yayılır. Burası, hem yerli halk hem de şehri ziyaret edenler için bir huzur ve ibadet noktasıdır. Türbe, her yıl binlerce kişi tarafından ziyaret edilir.
Külliyenin mimarisi, modern Türk-İslam mimarisinin sade ve ferah anlayışını yansıtır. Geniş avlusu ve yeşil alanları, ziyaretçilere dinlenme ve iç huzur bulma imkânı tanır. Özellikle ramazan aylarında ve dini bayramlarda burası çok daha canlı bir atmosfere bürünür. Somuncu Baba Külliyesi, Aksaray'ın dini hayatında çok önemli bir yere sahiptir.
6. Eğri Park
Şehrin kalabalığından ve gürültüsünden uzaklaşmak isteyenler için Eğri Park, Aksaray'ın en büyük ve en sevilen yeşil alanıdır. Aileler, spor yapanlar ve dinlenmek isteyenler için geniş çim alanları, yürüyüş yolları ve çocuk oyun parkları bulunur. Parkın en keyifli yanı, berrak havada muhteşem bir manzara ile Hasan Dağı'nın heybetli görüntüsüne ev sahipliği yapmasıdır.
Park içindeki çay bahçeleri, günün her saati keyifle vakit geçirebileceğiniz noktalardır. Burada, gölgelikler altında oturup sıcak bir çay veya kahve içerek yorgunluğunuzu atabilirsiniz. Akşamüstleri, gün batımını seyretmek için de ideal bir mekândır. Eğri Park, Aksaraylıların olduğu kadar şehri ziyaret eden konukların da uğrak noktası haline gelmiştir.
